Çoğumuzun az çok İngiltere kraliyet ailesi ile ilgili hayranlığı yada merakı vardır.Ben küçüklüğümden beri Prenses Diana'yı çok severdim ama ilgim orada kalmıştı.Pandemi döneminde kraliyet ile ilgili hayranlığım, özellikle de Diana hayranlığım artınca o dönem bol bol Diana ile ilgili belgeseller, filmler izlemiştim.Bu arada bir şey söyleyeceğim; pandemi döneminde birçok eski hayranlığım ve alışkanlığım geri geldi ve bir sürü şeye merak sarıp araştırmalar yapmıştım, sizde de öyle oldu mu?:) Neyse konumuza dönelim.Benim için bir şeyleri izlemek tabii ki yeterli olmuyor merak ettiğim konularda ve merak ettiğim kişi yada olaylarla ilgili ya güvenilir makaleler yada kitaplar okuyorum.Diana konusunda da böyle oldu.O dönem kitabını almıştık ve bir de buradan kendi hayatını öğrenmek istedim.Bu yazımda size bu kitabı anlatacağım.
Diana, Prenses Diana'nın Kayıp Sırları olarak da geçen, kitap; gazeteci-biyografi yazarı Andrew Morton'ın, Prenses Diana'nın isteği ve anlatımıyla kaleme aldığı bir kitap.Bu kitap adı üstünde Diana'nın hayatını anlatan bir eser.Diana kitabında, Diana'nın Andrew Morton'a anlattığı, kendi ağzından okuyacağımız çocukluğu, gençliği, Prens Charles ile tanışması, evliliği ve kraliyet ailesi ile ilişkileri bulunuyor.Bence böyle bir kitap fikri ve Diana'nın, onu sevenlerin ve takip edenlerin bilmesi gerekenleri anlatarak kitabın çoğunu oluşturması, çok iyi olmuş.Çünkü Diana gibi çok sevilen ve göz önünde bulunan bir insanın kendisi ve hayatı basın yada sevmeyenleri tarafından çok kolay bir şekilde çarpıtılıp sevenlerini bile kendisi hakkında yanlış kanıya düşürebilir.Ki kocasıyla yaşadığı problemlerden dolayı da bu tarz şeyler çok kolay ve basit bir dille bile halkı yanıltmaya yetebilirdi.Burada Diana'nın ipi eline alıp hakkında merak edilen her şeyi, çocukluğu, ailesiyle yaşadıkları, kraliyet ailesine girişi ve onlarla olan ilişkileri ve en önemlisi de evliliği ve aldatılma olayını kendisinden dinlememiz olayları daha doğru anlamamızı sağlıyor.Ayrıca bu yaşadıklarında, benim gibi Diana hayranları için o anlarda neler hissettiğini de okumuş ve anlamış oluyoruz.Kitabı okurken, bazı olayların sırf prim için çarpıtıldığı ve gerçekte böyle şeylerin yaşanmadığı yada ilişkilerin basının yansıttığı gibi olmadığı yerler de dikkat çekiyor.Ama hem kitabın hem de Diana'nın hayatının en önemli yerleri, Diana'nın, herkesin yardım etmeye çekindiği hastalara el uzatması, savaş mağdurlarını ziyareti ve bunun gibi içinden gelerek her insanın kalbindeki yaraları sarmak için yanlarına gitmesi ve yardım etmesi hepimizin kalbini ısıtan ve Diana'yı neden sevdiğimizi, onun gerçek kişiliğini anlamamızı sağlayan kısımlardı.Kitapta Diana'nın kendi anlatımının dışında, çevresindekilerin, arkadaşlarının anlattığı şeylere de yer verilmiş.Ayrıca kitap, Diana'ya özel birkaç resim de içeriyor.Diana son yüzyılda, masallarda okuduğumuz, iyi kalpli ve güzel prensesleri bize anımsatan, gerçekte var olduğunu gösteren, bu dünyaya gelmiş muhteşem bir insandı.Kendisinin de dediği gibi, o hep kalplerimizin kraliçesi oldu.
Kitaptan Alıntılar:
-Hayatının son beş senesinde fakat bilhassa son aylarında dünya, Diana'nın insancıl ruhunun ve hayatının gerçeklerini söyleme cesareti ve kararlılığı olmasa her zaman gömülü kalacak karakterinin yeşerişine şahitlik etti.
-Şimdi düşünüyorum da farklı olmak kötü değil bilakis iyi bir şey.
-Düzenime geri dönmek bana bir aşı gibi iyi gelir ya da bir yenilenme sebebi olur.İçten içe, "Ben normalim, ben olmak kötü bir şey değil, sorun yok," diyordum.
-Diana'nın daha sonra arkadaşlarına söylediği gibi: "Bunlar benim yardım çığlıklarımdı.Sadece yeni rolüme alışmak için zamana ihtiyacım vardı."
-"Bunu annemden almıştım.Ne kadar kötü hissetseniz, her zaman mutluymuş gibi görünebilirsiniz.Annem bunda usta ve ben de kapmışım.Bu özellik kurtları kapımızdan uzak tuttu," dedi.
-Diana, sadece var oluşuyla övgü topluyordu.Bir şeyler yaptığı için değil, var olduğu için.
-James Gilbey'in dediği gibi: "Kendine güvendiği zaman kendini aşar ve engelleri zorlar.Ama zırhında en ufak bir çatlak olsa, derhal savaştan geri çekilir."
-Onun başarısı, ezici anlaşmazlıklara rağmen kendini bulmaktı.
-Prenses'in de kabul ettiği gibi: "Son yıllarda çok şey öğrendim.Şimdiden sonra artık kendimi kabul edecek ve kendime karşı dürüst olacağım.Artık başkalarının ne yapmam gerektiğine veya kim olmam gerektiğine dair fikirlerine uymak istemiyorum.Kendim olacağım."
-Onun görüşü esas itibarıyla, bu erkek egemen dünyadaki problemlerin çoğunun maskülen egonun agresif, gizemli ve genellikle kayıtsız doğasından kaynaklandığıydı.Kadınların sahip olduğuna inandığı içgüdü, tutku, uzlaşma ve uyum gibi faktörler denkleme eklenirse, problemlerin daha etkili biçimde ele alınabileceğini düşünüyordu.
-"O 'Halkın Prensesi' idi ve sonsuza kadar kalplerimizde ve anılarımızda öyle kalmaya devam edecek."
Tür: Biyografi
Sayfa Sayısı: 442
Bu yazı reklam değildir.
5 Yorumlar
Psinpsine öldürdüler kadını 😱
YanıtlaSilÖyle de diyorlar, gerçekten kaza diyenler de çok.
Silçok severim okuyayım, morton un başka kitaplarını okudumdu :) diana çok filmini dizisini belgeselini izledim :)
YanıtlaSilÇok güzel bir kitap, tavsiye ederim:) Ben de Morton'ın diğer kitaplarına bakayım:)
Silİzledim:) Bu kadar severken izlemeden durabilir miyim:) Ama bence belgeseller ve kitap Diana'yı tanıma ve anlama adına daha iyi:)
YanıtlaSil