OBLOMOV | IVAN GONÇAROV KİTAP YORUMUM📕

 


Blogumda kitap yorumları paylaşmaya başladığımdan beri sizlerden çok güzel kitap tavsiyeleri aldım, almaya da devam ediyorum.Birçoğunu da inceleyip okuma listeme aldım.Bunlardan biri de Oblomov'du.Rus Edebiyatı klasikleri, klasikler arasında okumayı en sevdiklerim arasında oluyor genellikle.Bu yüzden kitap ne kadar kalın görünürse görünsün gözümü pek korkutmadı açıkçası:) Zaten okumayı sevdiğim tür ne kadar uzun olursa o kadar iyi, keyfi  de uzun sürüyor:) Evet Oblomov'u okudum ve bitirdim.Yorumlarımı da sizlerle paylaşmak istedim.Keyifli okumalar diliyorum:)


Bir insan, bir hayat düşünelim.Yaşamı olabildiğine az hareketten oluşuyor.Bu bir zorunluluk yada ihtiyaç değil, tamamen seçim, bir yaşam tarzı.Oblomov karakteri, her işini mümkün olabilecek minimum hareket ve enerjiyle yapıyor.Bunu da evinin içinde dört duvar arasında yapıyor ve bunları iş olarak gören bir karakter.Hatta evi geçelim yatağı ve kanepesi çevresinden dışarı çıkmayacak şekilde yaşamayı kendi hayat biçimi olarak görmüş bir insan.Dışardan bakıldığında bu hareketleriyle oldukça tembel ve bir miktar da sinir bozucu bir karakter olarak görünüyor ama kitapta bu konunun derinlerine inilmiş.Oblomov, doğduğundan beri bu şekilde yetişmiş bir karakter.Küçükken evdekileri, etliye sütlüye karışmayan, evden dışarı çıkmayan, bolca uyuklayan ve pinekleyen insanlar olarak görmüş ve bu uyuşuk lanet zamanla Oblomovun da damarlarına işlemiş.Bu uyuşukluk sadece Oblomov ailesi değil evde çalışanların bile içine işlemiş bir durum.Hatta buna kitabın ilerleyen bölümlerinde Oblomovluk diye bir isim de verilecek.Oblomov'a dönecek olursak, okuduğu dönemlerde daha istekli ve aktif bir genç iken kanına işlemiş olan Oblomovluk onu zamanla tekrar ele geçirmeye başlıyor ve yine evine kapanıp, kendini içinde konforlu hissettiği hırkasına sarılarak pineklemeye başlıyor.Bu durumu, en yakın arkadaşı Ştolts'u üzüyor ve onunla konuşmasının hiçbir faydası olmadığını anlıyor.Oblomuv'un onu sürekli geçiştirdiğini anlayan Ştolts, yakın arkadaşı Olga ile Oblomov'u tekrar hayata katmak için güzel bir plan yapıyorlar.Bu oyun aşka dönüşüyor ve Oblomov'a da hayatını geri kazandıran aşk oluyor.Oblomov'un sorunu bir işe başlayamamak olduğu gibi zor da olsa başladığı işin sonunu getirememek de en büyük sorunlarından biri.Olga ile arasında yaşananlarda da yine Oblomovluk'un onu ele geçireceğini anlayınca onu hayata bağlayan bu duygulardan da kaçmaya başlayacak.Ştolts döndüğünde yeni bir Oblomov beklerken yine eski dostunu bulacak.Anlayacak ki Oblomovluk, arkadaşının damarlarında gezen ve ondan kurtulamayacağı bir hastalık.


Evet biraz da kendi yorumumdan bahsedeyim.Bana bu kitabı öneren herkese çok teşekkür ediyorum.Hayatımda okuduğum en güzel eserlerden biriydi.Karakterlerin ve olayların yansıtılması, tembellik diye geçiştireceğimiz bu durumun, psikolojinin okuyucuya bu kadar derin bir şekilde anlatılması muhteşem bir kalem isteyen bir işçilik.Aslında baktığımızda kitaptaki tüm karakterlerle birlikte, herkesi anlatan bir kitap gibi.Okuyucunun her karakterde kendinden bir şeyler bulabileceği bir kitap.Oblomov eseri İngilizce ve Fransızca'ya çevrilirken detaylar çıkarılarak çevrilmiş ama en ufak bir detayın bile Oblomov karakterini daha iyi anlamamız için önemli olduğunu düşünüyorum ve bu kitabın Türkçe çevirisini yapanların da ayrıntıları atlamadığı için çok başarılı iş çıkardığını düşünüyorum.Bir de neredeyse 200 senelik olan Oblomov eseri sanki bu dönem ve bu dönem insanları için yazılmış gibi bir hissiyata da kapılıyorsunuz.Çok güzel, akıcı ve keyif aldığım bir kitap oldu.Okumayı düşünenlere mutlaka tavsiye ederim.


Kitaptan alıntılar;

-Yarım kalmış bir adam olduğunu, ruh güçlerinin gelişmeden kaldığını, hayatına bir ağırlığın çöktüğünü düşündükçe içi parçalanıyordu.Başkalarının zengin ve hareketli hayatını kıskanıyor, kendi hayatının yolunu ağır bir kaya parçasıyla tıkanmış, daracık zavallı bir patika gibi görüyordu.İçinde hiç uyanmadan kalmış biraz da kurcalanmış, fakat hiçbiri sonuna kadar işlenmemiş bir çok imkanlar olduğunu acı acı seziyordu.

-Yüzünde, düşünce gayretinin, açık seçik hiçbir kaygının belirtisi yoktu.Düşünce bu çehrede serseri bir kuş gibi dolaşıyor, gözlerinden şöyle bir gelip geçiyor, yarı açık dudaklarında biraz duraklıyor, alnının kıvrımlarında saklanıyor, sonra iyice silinip gidiyordu.O zaman bütün çehreyi kayıtsızlığın tek renkli ışığı kaplıyordu.Sonra bu kayıtsızlık bütün vücuduna geçiyor, hırkasının kıvrımlarına kadar yayılıyordu.Zaman zaman gözleri sıkıntıya, yorgunluğa benzer bir şeyle bulanıyordu ama yalnız çehresinin değil, bütün varlığının hakim ve devamlı ifadesi olan rehaveti, ne yorgunluk, ne de sıkıntı bir an olsun bozabiliyordu.

-Bu Alekseyev, Vasilyev, Andreyev yada ne derseniz deyin, insanoğlunun yarım, donuk, bulanık bir hayali, bir gölgesiydi.

-Sanki bir güç onu hayat meydanına atılmaktan, iradesini ve zekasını alabildiğine açılıp harcanmaktan alıkoyuyordu.

-"Her şeye sarılan ilgileri, ruhlarının boşluğunu ve sevgi yoksulluklarını kapayan bir örtüdür."

-"Öldü ve bir daha dirilmedi.Nereye gitti bütün bunlar; niçin bu ateş söndü?Anlamıyorum.Başımdan öyle büyük felaketler, kasırgalar da geçmedi.Hiçbir şey kaybetmedim.Vicdanımda hiçbir leke yok, cam gibi tertemiz, gururumu kıracak hiçbir şey olmadı.Tanrı bilir niçin hayatım böyle harcandı gitti."

-"Ya ben yaşadığım hayatı anlayamadım yada bu hayatın hiçbir değeri yoktu."

-"Oblomovluk" yazılıydı.İlya İlyiç, "Bir tek kelime, ama ne kadar zehirli" diye düşündü.

-"Kim için yaşayabilirim, hangi gaye için? Neyi arayacağım? Ne için savaşacağım? Neyin rüyasını göreceğim? Hayatın çiçekleri döküldü, sade dikenleri kaldı."

-"Ben artık anladım ki sende sevdiğim, sende bulmak istediğim şey, Ştolts'un bana gösterdiği, onunla birlikte kurduğumuz şeydi.Olan Oblomov'u değil, olacak bir Oblomov'u sevdim."

-"Sana kim beddua etti İlya? Ne günah işledin? İyi yüreklisin, zekisin, duygulusun, soylusun.Ama gene de eriyip gidiyorsun.Seni için için yiyen nedir?Bu hastalığın bir adı yok mu?"

"Var," dedi, "Oblomovluk," diye mırıldandı.

-"Zekaca kimseden aşağı değildi," dedi."Tertemiz, billur gibi bir ruhu vardı.Asil heyecanları olan bir insandı.Ama hiçbir şey yapmadı."

"Niçin? Ne yüzden?"

"Ne yüzden mi?...Oblomovluk!"


Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 619

Tür: Roman

Yorum Gönder

10 Yorumlar

  1. Kitap bende var, henüz okumadım. Çok iyi özetlemişsin, merak ettim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduğum en iyi eserlerdendi.Teşekkür ederim:)

      Sil
  2. Uzun zamandır listemde olan bir kitap ama alıp okumadım hala, merak ediyorum, sanırım tek okumayan ben kaldım😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel bir eser, kesinlikle tavsiye ederim:)

      Sil
  3. Rus yazarları dünya klasiklerinde bir numara gerçekten de.

    YanıtlaSil
  4. tembel insanlara sen oblomov mu olmak istiyorsun derler :)

    YanıtlaSil
  5. Kitap, şahane anlatımınızla çok ilgimi çekti. Sayfa sayısını da beğendim. Kalın olsun ki hemen bitmesin. :)
    Notlarıma hemen ekliyorum kitabı.
    Okuyan gözlerinize sağlık olsun. Teşekkür ediyorum değerli paylaşımınıza.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdiden keyifli okumalar:) Çok teşekkür ederim:)

      Sil